18 Aralık 2010 Cumartesi

Hüseyin Gülerce ve Sağ kol


Hüseyin Gülerce yi Zaman gazetesinden tanıyoruz;kendi halinde bir gazeteciydi.Sonra geçen hafta ne olduysa oldu tüm ülke Hüseyin Beyi konuşmaya başladı.Meğer Hüseyin Bey Yalova da PKK lideri Apo nun avukatlarıyla görüşmüş.

Görüşme ülkenin gündemine bomba gibi düştü:"Cemaat -uzlaşması,ittifakı" diyenler oldu.Gülen ile Apo 'nun fotoğrafları yanyana konuldu ,bundan sonra beraberler denildi.Bu yorumları yapanlar Hüseyin Gülerce yi Fethullah Gülen in sağ kolu olarak görmek istediklerinden habere yapılan yorumlar da bu minvalde.Ben de bu "sağ kol" meselesine gülüyorum ama bir yandan da Hüseyin Beye kızıyorum.Hüseyin Bey sonradan pişman olduğunu köşesinde yazmış iş işten geçmiş tabii ki..

Gülerce ye nedense öteden beri ısınamadım bir türlü.Bir kere kendini "sağ kol" olarak lanse ettirmiş,medyada.Kendinin istemediğine bakmayın,inanmıyorum ben buna.Zaman gazetesinde hemen hemen herkes Fethullah Gülen ile aynı mesafede iken Hüseyin Bey durmadan hocaefendiden alıntılar yapar,gereksiz yerlerde bahseder,iltifatlar yağdırır.Bu o kadar sırıtır ki tıpkı Türkçe olimpiyatlarında Mehmet Ağar ın hocaefendiden övgüyle bahsetmesi gibi yapaydır.Üç dört ay evvel bir arkadaşım Hüseyin Beyin özel sohbetine katılmış,orada Hüseyin bey Cemil Çiçek tan övgüyle bahsetmiş hatta ondan hoşlanmayanlara da sitem etmiş."Siz onu bilmezsiniz demiş,o ne şeker bişeydir" demeye getirmiş nerdeyse.Sonrada öğreniyorum ki meğer 70 li yıllarda Hüseyin Bey ile Cemil bey "milli mücadele" saflarındaymış,ondan sıkı arkadşlar,sonradan dağılmış grup.Neden tahmin edin çünkü o zamanın ergenekonu oraya da elatmış."Ergenekon,Cemil Çiçek,Gülerce,Apo ile görüşme.."Bu kelimeleri yanyana koyunca insanın aklına az çok birşeyler geliyordur muhakkak.

Buraya kadar Gülerce nin fikriyatından bahsettik .Benim de daha da uyuz olduğum bir olay var: O da beyefendi Ali Bulaç ile salı günleri Mehtap tv de beraber program yapıyorlar.Her haftada bir misafir ağırlıyorlar .Yalnız misafire söz mü kalıyor,Hüseyin Bey alıyor mikrofonu eline sınıfta ders anlatır gibi daha önce yazdığı alıntıları okumaya başlıyor.Şu bunu dedi,bu O na bu cevabı verdi diye.Onu geçtim birisi konuşurken atlıyor lafa habire.Sedece kendi konuşmak istiyor,görüşleri zaten sığ.İzlemiyorum haliyle!

Tüm bu olaylardan sonra Hüseyin Bey in gazeteden ,televizyondan uzaklaştırılmasını bekliyordum ama hala ses çıkmadı.

Elhasıl,Hüseyin Bey'in bakmayın görüntüsüne içinde ne cevherler gizli!!

İKi Dil Bir Tartışma!

BDP başkanı Demirtaş Güneydoğu bölgesinde iki dilli hayata geçeceklerini ilan ettiler.İlan ettiler ama tantana da peşinden geldi.Turizm bakanı;meclis başkanı hemen itiraz ettiler.Hatta Meclis Başkanı Şahin savcıları göreve çağırdı.
İki dilli hayatın ne mahsuru var acaba sormak lazım Başkan'a..Tabelanın Kürtçe olmasının ne mahsuru var?Ülkede tabelaların çoğu Türkçe bile olmazken ;İngilizce olmasına ses çıkarmayanlar neden bu konuda bu kadar celalli?Eğer sizin şikayetiniz "2" rakamıyla alakalıysa o zaman sadece bir tek dilde yazılsın,Kürtçe olsun .İngilizce olmasına ses çıkarmadığınıza göre buna da ses çıkarmassınız,umulur.
En iyisi biz bu "iki dil"i kabul edelim,içselleştirelim.Siz de cevaz verin,millet yanlış otobüse binmesin!!

Yeni Bir Dünya

Dünya değişiyor elbet çünkü zaman durmadan değişiyor.Her an ,her saniye yeni dünya kuruluyor,yeni fikirler ,yeni ülkeler..
Yeni bir ülke var şimdi..
Yeni dediğime bakmayın çok eski,sizden benden daha da yaşlı.Ev sahipleri uzun bir tatile çıkmıştı bu ülkenin,ev sahipsiz kalınca ,hırsızlara,arsızlara mesken olmuş.
Evsahibi geri döndü,kendi evine girmekte epey zorlandı ilkin.Belediye ,polis ,mahkeme ..Başvurmadığı yer kalmadı ama hiç birinden istediğini alamadı,çünkü hemen hemen hepsi "hırsızlar"dandı.
İlkin onlardan başladı,yılmadan usanmadan çalıştı,uğraştı.
Uzun çabadan sonra evine girebildi ,nihayet.Hala odasını boşaltmayan da var,onları bekliyor şimdi.Evinden gönderdikleri çok bağırdı,çağırdı.Ama bu sefer ilk kez onlara mahalleli destek vermedi,ev sahibinin tarafını tuttu,tutacağa da benziyor.
Hırsızların şimdi pek çoğu mahkeme önünde,kimisi kaçmış,ama bir gün eve ,mahalleye verdikleri zarardan dolayı yargılanacaklar.Amma bu dünyada amma diğer dünyada!
Yeni evimiz hayırlı olsun bizlere!
Burası bizim evimiz ve herkesi bekleriz..

31 Mayıs 2009 Pazar

VALKYRIE filmi üzerine


Bu filmi estetik kaygısı olmadan senaryo üzerinden yorumlayacağım,sadece. Umarım izlemişssinizdir bu filmi.

Malum Hitler'e 30-40 tane suikast planlanmış ,bunların kimisi gerçekleşmiş kimisi akim kalmış.Bunlardan en etkilisini de kendi ordusunda albay olan Stauffenberg gerçekleştirmiş,film de bu konu üzerinde cereyan eden gerçek hayattan alıntı bir film.Stauffenberg başarılı bir askerdir,cephede kahramanca mücadele etmektedir.Katıldığı son çarpışmada bir gözünü ve elini kaybetmiştir.Hitler'den tebrik almıştır.Fakat Stauffenberg(Tom Cruise canlandırıyor) savaşın gidişatı hakkında çok farklı düşünmeye başlamıştır,Hitler'in yanlış yaptığını,bütün insanlığa karşı bir suç işlediğine kanaat getirmiş,Hitler'i devirmek için planlar yapmaya başlamıştır.Bunun kendisinden büyük ve küçük rütbelilerin yanında sivillerden de bir kaç isimle bir ekip kurmuş darbe için kafa yormaya başlamışlardır.Suikastın nasıl olacağı ,orduyu nasıl ele geçirileceği,kimin başbakan olacağı kararlaştırılmaya çalışılmıştır.Suikast gerçekleşmiştir fakat Hitler büyük bir şans eseri kurtulmuş ,Stauffenberg ve arkadaşları kurşuna dizilmişlerdir.

Bu filmden çıkardığım sonuçlar:

1) Stauffenberg'e baştan sona helal olsun. Ölümü göze alarak böyle bir işe giriştiği için. Cesareti,onuru için.

2) Stauffenberg'in çıkış noktası "bu adam (Hitler) bir insanlık suçu işliyor ve bize (Almanlara) yakışmıyor"du. Oysa bu ,çokları için ölüm için sebep sayılmaz bizim ülkemizde (Türkiye'de).Değil ölüm sebebi ;meslekten istifa nedeni,sokağa çıkma nedeni ,bir şikayet maili yazma nedeni bile sayılmaz.

3) Gelelim Stauffenberg'n karısına. Adamımız eşini ve dört çocuğunu güvenli bir yere gönderirken hanımıyla helalleşiyor ve diyor ki"Nina,bu işin sonunda dönmemek de var". "Biliyorum" diyor sadece.Bu ne sadakat ,bu ne metanet.Helal olsun O eş'e..Analar ne yiğitler doğuruyor.Bizim ülkemize dönersek .... dönmeyelim isterseniz,dönmeyelim..Subay eşi deyince aklıma torpille merkezi bir okulda çok az derse giren öğretmen ya da kuaför kuaför gezen ev hanımları aklıma geliyor.Tabii bunu subay eşleriyle sınırlı tutmaz tüm topluma yayar isek ortaya çok korkunç tablolar çıkar.

4) Film bitince dedim bir Alman konsolusluğuna gidip iltica mı etsem? Bu ne yüksek seciyeli millet.Demek ki biz millet olarak bazı olguları yanlış biliyoruz. Bu adamlar gavurdur deyip küçümsedik oysa tahkir edilmesi gereken bir şey varsa o da bizim perişan halimizdir.Azizim bu milletin ayarı kaçmış.Onur,şeref ,haysiyet,erdem..bu gibi kavramar unutulmuş..Eziklik,sünepelik,yalakalık revaç olmuş.Değerler alt üst olmuş,ruhlar derbeder..Ortalıkta skandallar bitmek bilmiyor,göz göre göre ülkeyi soyuyorlar,dinle diyanetle dalga geçiyorlar,darbe planlıyorlar,topraktan mühimmat fışkırıyor,masum insanları öldürüyorlar,kimse de çıkıp bir şey demiyor.Çıkanı da ürkütüyorlar,kaçırtıyorlar,meslekten men ediyorlar.Bir Stauffenberg çıkmıyor bu topraklarda.

5) Avrupalılar müslüman olmadan bu yüksek karakterlere sahip olurken biz tüm Doğu toplumları müslümanken ne eziklikler yaşıyoruz.Peygamber kalksa gelse O'na bile kusur bulur bu millet.Biz tüm asya milletleri şuna inandım ki ;biz hakkaten ikinci sınıf milletiz.:"yağmacı,köşe dönmeci,kurnaz,ilkesiz... ve din de olmasaymış Yecüc Mecüc gibi dünyayı talan ediyorduk. Yazık ki bu hallere düştük.Sahiden ; BÜTÜN BUNLAR BİZE NEDEN OLDU?"

19 Mayıs 2009 Salı

ÇAĞDAŞ

Bu kelimeye tam anlamıyla uyuz oluyorum.. Ne demek "çağdaş"?
Özellikle belli bir kesim bu kelimeyi farklı bir manada kullanıyor işte benim derdim orada gizli...
Demirel yıllar önce cumhurbaşkanı iken söylemişti bu sözü 9.senfoniyi dinledikten hemen sonra:"İşte çağdaş Türkiye bu"diye.
Çağdaş giyimli kadın çıktı sonradan.
Çağdaş kafa.
Çağdaş yaşam.
Çağdaş imam çağdaş yaşamı uğurladı.
Sen neci oluyorsun ki insanları çağdaş ilkel diye adlandırıyorsun? Hem ne demek bu çağdaş? Eğer zamana ayak uyduran manasına geliyorsa buna itirazım var.Çünkü siz uydurmayanlardansınız.Ülkede daha fazla demokrasi,daha fazla özgürlük gerçek manasında laikliğe karşısınız.Kürt realitesini görmezden geliyor damarlarınızdaki akan faşist kanla Batılı olmaya çalışıyorsunuz.Bu ne çelişki yarebbim.. Eğer kendiniz gibi düşünen insanlardan bahsediyorsanız o zaman başka.Kelime hak ettiği manayı bulur o zaman .Buna da küçük bir itirazım olacak yalnız."çağdaş" demesiniz buna ,bunun yerine kendi adınızı,sıfatınızı ekleseniz de kavram kargaşası olmasa..nasıl olur?

BİR DAHA OLMAZ!!

Buraya yazıyorum ;ülkemiz en az on yıl ne Eurovision'da birinci olur ne de bir futbol takımımız UEFA kupası alır.UEFA diyorum zira Şampiyonlar Liginin hayalini bile kurmuyorum..Ülkemizde bir finali kazanma yüzyılda bir olmasa da bir çeyrek asır geçmesi gerek.Hele bu futbol oldu mu bunun süresi daha da artabilir.Oyun mantığımızın olmadığı,bam gün oynadığımız ,gazla çalıştığımız gün gibi aşikar. Bir sanat dalı olan müzikte de hislerim aynı.O kadar Avrupa'da yaşayan Türk'ün onca sms 'ine rağmen diyorum bu iddiamı. Çünkü henüz sanata değer vermeyen bir millete sahibiz. Recep İvedik adlı filme bir haftada 2 milyon kişi gidiyorsa bu toplum, bu memlekette ne sanattan ne de kaliteden bahsedilebilinir. Ülkenin en büyük derbisi olan Galatasaray-Fenerbahçe maçında futboldan başka he şey varsa o ülkede oyun mantığı da bulamazsınız.
Velhasıl kalitesizlik toplumun her kesiminde ;okumuşunda ,cahilinde,zengininde ,fakirinde,sonradan görmüşünde,görmemişinde,kadınında erkeğinde,işçisinde patronunda,sağcısında solcusunda,dindarında dünyevisinde..her yerde..çok aramanıza gerek yok hemen yanıbaşınızda,yanınızda.. seen gel bu cemiyetten bir final bekle hatta şampiyon ..mümkün değil efendim..

9 Mayıs 2009 Cumartesi

Beşiktaş Nasıl Şampiyon Oldu?

Bu ülkede herkes biliyor ki şu anki statüko 3 takımdan başkasını şampiyon olarak görmek istemez.Bu takımlar Galatasaray,Fenerbahçe ve Beşiktaş'tır.İlk iki takım Beşiktaş'tan 1.5 kat fazla şampiyon olma hakkına sahiptir.Bu yüzden en son 2003 'te şampiyon olan Beşiktaş'ın şampiyon olma sırası gelmiştir.Buna dur diyecek kimse yoktur ne diğer büyükler ne de Sivas.O yüzden bu gün Sivas kendi evinde küme düşmeye oynayan bir takıma yenilmiş ,Beşiktaş da deplasmanda ligin dişli takımı diğer büyüklerden puan toplayan Ankaraspor'u 4 golle mağlup etmiştir.Şimdi bunun neresi fair play ,neresi düzgün.
2 aydır söylüyorum bu ligde bu sene Beşiktaş'ı şampiyon yapacaklar diye kimseyi inandıramadım.GS-FB maçında bu iki takımı egale ettiler,bu haftada Sivas'ı.Şampiyonluk da BJK'ye kaldı maalesef. Maalesef diyorum çünkü bu sene şampiyonluk Sivas'ın hakkı idi.Ama bunun böyle olacağı belliydi.Türkiye'yi az çok çözen insan bu oyunu rahatlıkla anlayabilirdi.Yıllardır aynı senaryo oynanıyor zira.
Ülkenin altından silahlar fışkırırken futbolda şaibenin olmamasını beklemek çok büyük saflık olur.Ne zamanki derin illegal yapılar çözülür bu ülkede o zaman şampiyonluk hak eden takıma gider ve ülkemiz de Avrupa'da başarıyla temsil edilir.Anlaşılan biraz daha bekleyeceğiz.